Beş Sevgi Dili
- Gary Chapman
- 24 May 2017
- 13 dakikada okunur

Gary Chapman, nasıl insanların kişilikleri birbirinden farklı ve her kişiliğin olaylar karşısında farklı davranışlar sergilemesini kabulleniyorsak aynı şekilde kişilerin konuştukları ve karşısındakinden duymak istediği sevgi dili de birbirinden farklıdır diyor. Bu nedenle eğer sevgimizi etkili bir şekilde belirtmek istiyorsak, eşimizin birincil sevgi dilini öğrenmeyi arzu etmeliyiz.
Dilbilim alanında, belli başlı dil grupları vardır: Japonca, Çince, İspanyolca, İngilizce, Portekizce, Yunanca, Almanca, Fransızca vs. Çoğumuz annemizin, babamızın ve kardeşlerimizin dilini öğrenerek büyürüz ve bu bizim birincil ya da anadilimiz olur. Daha sonra ilave dilleri, genellikle çok daha fazla çaba ile öğrenebiliriz. Bunlar bizim ikincil dillerimiz olurlar. En iyi anadilimizi konuşur ve anlarız. Bu dili konuşurken kendimizi çok rahat hissederiz. İkinci bir dili ne kadar çok kullanırsak, o dilde sohbet etmek o kadar rahat olur. Eğer yalnızca anadilimizi konuşursak ve yalnızca bizimkinden farklı olan kendi anadilini konuşan birisi ile karşılaşırsak, iletişimimiz sınırlı olacaktır. Bu durumda işaretleşmeye, homurdanmaya, resimler çizmeye veya fikirlerimizi oynayarak anlatmaya bel bağlamak zorundayız. İletişim kurabiliriz, fakat bu zordur. Dil farkları insan kültürünün önemli bir parçasıdır. Eğer kültürler arasında etkili olarak iletişim kurmak istiyorsak, iletişim kurmak istediğimiz insanların dilini öğrenmeliyiz.
Sevgi konusunda da bu benzerdir. Sizin sevgi diliniz ile eşinizin dili, Çincenin İngilizceden farklı olduğu kadar farklı olabilir. Aşkınızı İngilizce olarak ne kadar ifade etmeye çalışırsanız çalışın, eğer eşiniz yalnızca Çince anlıyorsa, birbirinizi nasıl sevmeniz gerektiğini asla anlamayacaksınız.
Yirmi yıllık evlilik danışmanlığından sonra, temel olarak beş duygusal sevgi dili olduğu sonucuna vardım; insanların sevgiyi anladığı ve konuştuğu beş yol. Dilbilim alanında, bir dilin değişik lehçeleri ve varyasyonları olabilir. Benzer bir şekilde, beş temel duygusal sevgi dilinin de birçok lehçeleri vardır.
Nadiren bir karı-koca aynı birincil sevgi dilini kullanırlar. Biz, kendi birincil sevgi dilimizi kullanmaya eğilimliyizdir ve eşimiz iletmeye çalıştığımız şeyi anlamayınca kafamız karışır. Sevgimizi ifade ederiz, fakat mesaj yerine ulaşmaz. Çünkü, onlara göre, bizim konuştuğumuz yabancı bir dildir. İşte temel sorun burada yatar.
Sevgi Dili 1: ONAY SÖZLERİ
Mark Twain bir zamanlar dedi ki, “Güzel bir iltifatla iki ay yaşayabilirim.” Twain’in sözlerini gerçek olarak alsaydık, yılda altı iltifat, onun sevgi deposunu işlevsel bir seviyede tutacaktı. Eşiniz muhtemelen daha fazlasına gereksinme duyacaktır.
Sevgiyi duygusal olarak ifade etmenin bir yolu, onu oluşturacak sözleri kullanmaktır. Antik İbrani bilgesi Solomon, “Dil, yaşamın ve ölümün gücüne sahiptir” diye yazmıştır. Birçok çift, birbirlerini sözlü olarak onaylamanın muhteşem gücünü asla öğrenmemiştir. Solomon, daha sonra şöyle ilave etmiştir, “Kaygılı bir yürek insanı bunaltır, ama sevecen bir söz onu neşelendirir.”
Sözlü iltifatlar veya takdir sözleri, sevgiyi güçlü bir şekilde iletir. Bunlar en iyi, aşağıdaki gibi basit, açık sözlerle ifade edilir:
“Bu kıyafetle çok şık görünüyorsun.” “Ooo! Bu elbiseyle çok hoş görünüyorsun.”
“Bu dünyada ………….. yemeği en iyi pişiren kişi sen olmalısın. Bu yemeğe bayıldım.”
“Bu gece bulaşıkları yıkamanı gerçekten takdir ettim.”
“Bu gece için çocuk bakıcısını ayarladığın için teşekkürler. Bunu senin görevin gibi görmediğimi bilmeni isterim.”
“Çöpü dışarıya çıkarmanı gerçekten takdir ediyorum.”
Karıkocanın birbirinden düzenli olarak bu tür onay sözleri işittiği bir evlilikteki duygusal atmosfer nasıl olacaktır sizce?
CESARET VERİCİ SÖZLER
Sözel iltifatlarda bulunmak, eşinize onaylayıcı sözleri ifade etmenin yalnızca bir yoludur. Cerasetlendirme sözü “cesaret uyandırmak” demektir. Hepimizin, kendimizi güvensiz hissettiğimiz alanlar vardır. Cesaretimiz eksiktir ve bu cesaret eksikliği, sık sık, yapmayı istediğimiz olumlu şeyleri başarmamızı engeller. Eşinizin, kendisini güvensiz hissettiği alanlardaki gizli potansiyeli sizin cesaret verici sözlerinizi bekliyor olabilir.
Belki eşiniz, yaşamın bir veya daha fazla alanında işlenmemiş bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyel sizin cesaret verici sözlerinizi bekliyor olabilir. Belki karınızın, bu potansiyeli geliştirmek için bir kursa yazılmaya gereksinimi vardır. Belki kocanız, o alanda başarılı, onun atması gereken bir sonraki adım konusunda bir kavrayış kazandırabilecek bazı insanlarla tanışmaya ihtiyaç duyu-yordur. Sizin sözleriniz eşinize bu ilk adımı atmak için gereken cesareti verebilir.
Lütfen dikkat edin; eşinize, sizin istediğiniz bir şeyi yapması için baskı yapmanızdan söz etmiyorum. Onun zaten sahip olduğu bir ilgi alanını geliştirmesi için cesaret vermekten söz ediyorum. Örneğin bazı kocalar karılarına, kilo vermeleri için baskı yaparlar. Kocalar der ki, “Ona cesaret veriyorum,” fakat karısına bu bir kınama gibi gelir. Bir insana, yalnız kendisi kilo vermek istediği zaman cesaret verebilirsiniz. O arzu etmedikçe, sizin sözleriniz, vaaz verme kategorisine girecektir. Böyle sözler nadiren cesaret verir. Neredeyse daima, suça teşvik etmek üzere tasarlanmış, yargı sözleri olarak algılanırlar. Sevgiyi değil, reddedişi ifade ederler. Cesaret verme, duyguları sezinlemeyi ve dünyayı eşinizin gözüyle görmeyi gerektirir.
İlk önce esimiz için neyin önemli olduğunu öğrenmeliyiz.
Fakat, eğer eşiniz “Sanırım, bu sonbaharda bir zayıflama programına katılmayı istiyorum,” derse, o zaman cesaretlendirici sözler söyleme fırsatına sahipsiniz demektir. Cesaret verici sözler kulağa şöyle gelecektir. “Eğer bunu yapmaya karar verirsen sana bir tek şey söyleyebilirim. Çok başarılı olacaksın. Bu, sende sevdiğim şeylerden birisi. Aklına bir şeyi koyduğunda, bunu yapıyorsun. Eğer yapmak istediğin buysa, kesinlikle sana yardımcı olmak için yapabileceğim her şeyi yapacağım. Bu programın maliyeti konusunda da endişelenme. Yapmak istediğin buysa, parayı buluruz.” Böyle sözler, eşinize, zayıflama merkezine telefon etmek için cesaret verecektir.
Cesaret verme, duyguları sezinlemeyi ve dünyayı eşinizin gözüyle görmeyi gerektirir. İlk önce, eşimiz için neyin önemli olduğunu öğrenmeliyiz. Ancak o zaman cesaret verebiliriz. Sözel cesaretlendirme ile, şunu iletmeye çalışıyoruz, “Biliyorum. Önem veriyorum. Seninleyim. Nasıl yardım edebilirim?” Yani ona ve onun yeteneklerine inandığımızı göstermeye çalışıyoruz.
Çoğumuzun içinde, geliştirebileceğimizden daha fazla potansiyel vardır. Bizi engelleyen genellikle cesarettir. Seven bir eş, o çok önemli katalizörü sunabilir. Şüphesiz, cesaret verici sözleri söylemek sizin için zor olabilir. Bu sizin birincil sevgi diliniz olmayabilir. Bu ikinci dili öğrenmek sizin için büyük çaba gerektirebilir. Eğer eleştirici ve kınayıcı söz kalıbına sahipseniz, bu özellikle doğrudur. Fakat sizi temin ederim ki, bu çabaya değer
Sevgi Dili 2: NİTELİKLİ BERABERLİK
Nitelikli beraberlik, birbirimizin gözlerine bakarak birlikte zaman geçirmek zorunda olmamız anlamına gelmez. Bu, birlikte bir şeyler yapıyoruz ve o anda tüm dikkatimizi bir diğerimize veriyoruz demektir. İkimizin meşgul olduğu faaliyet ikinci derecede önemlidir. Duygusal açıdan asil önemli olan şey, birbirimize odaklanarak zaman geçirmemizdir. Bu faaliyet birliktelik duygusunu yaratan bir araçtır. İki yaşındaki oğluna topu yuvarlayan baba ile ilgili önemli olan şey faaliyetin kendisi değil, baba ve çocuk arasında oluşan duygulardır.
Benzer bir şekilde, tenis oynayan karıkoca, eğer gerçekten nitelikli bir beraberlikse, oyuna odaklanmayacaklar, birlikte zaman geçirdikleri gerçeğine odaklanacaklardır. Önemli olan duygusal düzeyde ne olduğudur. Ortak bir uğraşta birlikte zaman geçirmek, birbirimize önem verdiğimizi birbirimizle olmaktan zevk aldığımızı, birlikte bir şeyler yapmaktan hoşlandığımızı belli eder.
NITELIKLI SOHBET
Onay sözleri gibi, nitelikli beraberlik dilinin de birçok diyalekti vardır. En yaygın diyalektlerden birisi nitelikli sohbettir. Kaliteli sohbetten kastettiğim, iki bireyin deneyimlerini, düşüncelerini, duygularını ve arzularını dostça ve rahatsız edilmeyecekleri bir ortamda paylaştıkları anlayışa dayanan diyalogdur. Eşlerinin konuşmadığından yakınan çoğu kişi, eşlerinin gerçekte tek kelime bile etmediğini kastetmiyor. Onlar, eşlerinin anlayışa dayanan bir diyalog içine nadiren girdiklerini kastediyorlar. Eğer eşinizin birincil sevgi dili nitelikli beraberlik ise, onun duygusal olarak sevildiğini hissetmesi için bu tür diyalog elzemdir.
Nitelikli sohbet ilk sevgi dilinden oldukça farklıdır. Onay sözleri söylediklerimiz üzerinde odaklanır. Oysa ki nitelikli sohbet işittiklerimiz üzerinde odaklanır. Eğer sevgimi nitelikli beraberlik yolu ile paylaşıyorsam ve bu zamanı sohbet ederek geçireceksek, bu senin açılman ve söyleyeceklerini anlayışla dinlemem üzerine odaklanacağım demektir. Başının etini yeme şeklinde değil, düşüncelerini, duygularını ve arzularını anlamak için samimi bir arzu ile sorular soracağım.
1. Eşiniz konuşurken göz temasını sürdürün. Bu, zihninizi başka yerlere sürüklenmekten korur ve eşinize, ona tüm dikkatinizi verdiğinizi anlatır.
2. Eşinizi dinlerken başka bir şey yapmayın. Unutmayın, nitelikli beraberlik birisine tüm dikkatinizi vermektir. Eğer, son derece ilginizi çeken bir şeyi izliyor, okuyor veya yapıyorsanız ve bir anda bırakamıyorsanız, eşinize bu gerçeği anlatın. Olumlu bir yaklaşım şöyle olabilir, “Benimle konuşmaya çalıştığını biliyorum ve bu ilgimi çekiyor. Fakat sana tüm dikkatimi vermek istiyorum. Bunu şimdi yapamam. Ama bana, şunu bitirmek için on dakika verirsen, oturup, seni dinleyeceğim.” Eşlerin çoğu böyle bir ricaya saygı duyar.
3. Duyguları dinleyin. Kendi kendinize şunu sorun. “Benim eşim nasıl duygular deneyimliyor?” Yanıtı bulduğunuzu düşündüğünüzde, bunu onaylatın. Örneğin,
“Bana öyle geliyor ki, ben________unuttugum için, kendini hayal kırıklığına uğramış hissediyorsun.” Bu ona, duygularını açığa vurma şansı verir. Aynı zamanda onun söylediklerini dikkatlice dinlediğinizi ona anlatır.
4. Vücut dilini gözlemleyin. Sıkılmış yumruklar, titreyen eller, gözyaşları, çatılmış kaşlar ve göz hareketleri, diğer kişinin hissettikleri konusunda ipuçları verebilir. Bazen sözler bir şey söylerken, vücut dili başka bir mesaj verir. Gerçekten ne düşündüğünü ve hissettiğini bildiğinizden emin olmak için açıklama isteyin.
5. Sözünü kesmeyin. Yakın zamanda yapılan bir araştırma ortalama bir insanın söz kesmeden ve kendi fikirlerini söylemeden yalnızca on yedi saniye dinlediğini işaret eder. Eğer siz konuşurken size tüm dikkatimi verirsem, kendimi savunmaktan, size suçlamalar savurmak veya dogmatik olarak kendi durumumu ifade etmekten geri dururum. Amacım sizin düşüncelerinizi ve duygularınızı keşfetmektir. Hedefim kendimi savunmak veya sizi düzeltmek değildir. Sizi anlamaktır.
Sevgi Dili 3: ARMAĞAN ALMA
Bir armağan, elinizde tutup “Bak, beni düşünüyor,” veya “Beni hatırlıyor,” diyebileceğiniz bir şeydir. Birisine bir armağan vermek için onu düşünüyor olmanız gerekir. Armağanın kendisi, bu düşüncenin bir sembolüdür. Onun para ile alınıp alınmadığı önemli değildir. Önemli olan şey, onu düşünmenizdir. Önemli olan yalnızca zihinde varolan düşünce değil, armağanı fiilen alma ve onu, bir sevgi ifadesi olarak verme ile ifade edilen düşüncedir.
Armağanlar sevginin görsel sembolleridir. Çoğu evlilik töreni, yüzüklerin alınmasını ve verilmesini içerir. “Bu yüzükler, iki kalbi sonsuza dek birleştiren içteki, ruhsal bağın, dıştaki görülebilen işaretleridir.” Bu anlamsız bir abartılı dil (retorik) değildir. Bu, önemli bir gerçeğin sözlere dökülüşüdür. Semboller duygusal değer taşırlar. Dağılan bir evliliğin sonunda, artık eşler nikah yüzüklerini takmaktan vazgeçince, bu belki de daha çarpıcı olarak sergilenir. Yüzükleri takmamak, evliliğin ciddi bir sorun içerisinde olduğunun görsel işaretidir. Bir bey dedi ki, “Nikah yüzüğünü bana fırlatıp, kapıyı çarparak kızgın bir şekilde evden çıktığında evliliğimizin ciddi bir sorun yaşadığını anladım. Onun yüzüğünü, iki gün, düştüğü yerden almadım. Sonunda aldığımda ise, kontrol edilmez bir şekilde ağlıyordum.” Yüzük, olması gerekenlerin bir sembolüydü. Fakat eşinin parmağında değil de, kendi elinde olması, evliliğinin dağılmakta olduğunu görsel olarak hatırlatıyordu. Terk edilmiş yüzük, bu beyin içindeki derin duyguları harekete geçirdi.
Armağanlar her boyda, renkte ve şekilde gelirler. Bazıları pahalıdır, bazıları parasızdır. Birincil sevgi dili armağan almak olan birisine, armağanın maliyeti, sizin gücünüzle çok orantısız olmadığı sürece, çok az önem taşır. Eğer bir milyoner, düzenli olarak l dolarlık armağanlar verirse, eşi, bunun bir sevgi ifadesi olup olmadığını sorgulayabilir. Fakat ailenin maddi durumu kısıtlı olduğu zaman, l dolarlık bir armağan milyonlarca dolar değerinde bir sevgiyi anlatabilir. Eğer eşinizin birincil sevgi dili armağan almaksa, siz armağan vermekte usta olabilirsiniz. Aslında, bu öğrenilmesi en kolay sevgi dillerinden birisidir.
Armağanlar satın alınabilir, bulunabilir veya yapılabilir. Yol kenarında durup, karısına bir kır çiçeği koparan erkek, eğer, tabii ki, karısının kır çiçeklerine alerjisi yoksa, kendisine bir sevgi ifadesi bulmuştur. Paranız varsa, beş dolardan daha az bir paraya güzel bir kart alabilirsiniz. Paranız yoksa, kendiniz bir tane parasız yapabilirsiniz. Çalıştığınız yerde artık kâğıtlar arasından bir kâğıt alın, ortadan kıvırın, makası alıp bir kalp kesin, üzerine “Seni seviyorum” yazın ve imzalayın. Armağanlar pahalı olmak zorunda değil.
Sevgi Dili 4: HİZMET DAVRANIŞLARI
Yemek pişirmek, masayı hazırlamak, bulaşıkları yıkamak, süpürmek, klozeti temizlemek, lavabodan saçları çıkarmak, aynadaki beyaz lekeleri temizlemek, arabanın ön camındaki böcekleri çıkarmak, çöpü dışarı koymak, bebeğin bezini değiştirmek, yatak odasını boyamak, kitaplığın tozunu almak, arabayı işler halde tutmak, arabayı yıkamak veya süpürmek, garajı temizlemek, çimleri biçmek, çalılara biçim vermek, kuru yaprakları tırmıkla toplamak, perdelerin tozunu almak, köpeği yürüyüşe çıkarmak, kedinin kumunu değiştirmek, kırmızı balığın kavanozundaki suyu değiştirmek gibi eylemlerin hepsi hizmet davranışlarıdır. Bunlar, düşünce, planlama, zaman, çaba ve enerji isterler. Eğer olumlu bir ruhla yapılırlarsa, gerçekten de sevginin ifadesidirler.
Hazreti İsa, havarilerinin ayaklarını yıkadığı zaman, bir hizmet davranışı ile sevgisini ifade etmenin basit, fakat derin bir örneğini veriyordu. İnsanların sandaletler giydiği ve toprak yollarda yürüdüğü bir kültürde, misafirler eve vardıklarında evin hizmetçisinin onların ayaklarını yıkaması adettendi. İsa, havarilerine birbirlerini sevmelerini öğütlediğinde, bir leğen ve bir havlu alıp, onların ayaklarını yıkamaya girişerek, sevgiyi nasıl ifade etmek gerektiğinin bir örneğini verdi. Bu basit sevgi ifadesinden sonra, havarilerini, onun örneğini izlemeleri için teşvik etti.
Yazar bu sevgi dili ile ilgili kitapta verdiği bir aile örneğinden edindiği izlenimleri paylaşıyor. İlk olarak, evlilikten önce birbirimiz için yaptıklarımızın, evlilikten sonra yapacaklarımızın göstergesi olmayacağına net bir örnek oluştururlar. Evlilikten önce, aşık olma saplantısının gücüyle sürükleniriz. Evlilikten sonra “aşık olmadan” önceki insanlar olmaya geri döneriz. Eylemlerimiz, annemizin ve babamızın oluşturduğu modelden, kendi kişiliğimizden, sevgi anlayışımızdan, duygularımızdan, gereksinim ve arzularımızdan etkilenir. Davranışlarımız konusunda yalnızca bir şey kesindir. “Aşk”a tutulduğumuzda sergilediğimiz davranışla aynı olmayacaktır.
Sevgi bir seçimdir ve mecbur edilemez. Eleştiri ve taleplerin takoz koyma eğilimi vardır. Yeterince eleştiri ile eşinize boyun eğdirebilirsiniz. İstediğinizi yapabilir, fakat muhtemelen, bu bir sevgi ifadesi olmayacaktır. Ricalarda bulunarak sevgiye yön verebilirsiniz: “Keşke arabayı yıkasan, çocuğun bezini değiştirsen, çimleri biçsen,” fakat sevmek için isteği yaratamazsınız. Her birimiz, her gün eşlerimizi sevip sevmediğimize karar vermeliyiz. Eğer sevmeye karar verirsek, o zaman bunu eşimizin arzuladığı şekilde ifade etmek, sevgimizi duygusal açıdan en etkili hale getirecektir.
Yalnızca olgun olan seven bir insanın işitebileceği üçüncü bir gerçek vardır. Eşimin, davranışlarım konusundaki eleştirileri, onun birincil sevgi dili konusunda en net ipuçlarını verir. İnsanlar eşlerini en çok, kendilerinin en derin duygusal gereksinimleri olduğu alanlarda yüksek sesle eleştirirler. Eleştiriler sevgi için yalvarmanın etkisiz bir yoludur. Eğer bunu anlarsak, bu onların eleştirilerini daha yapıcı bir şekilde işleme koymaya yardım eder. Bir kadın, kocası bir eleştiri yaptıktan sonra ona “Bu senin için çok önemli görünüyor. Bunun neden bu kadar hayati olduğunu açıklayabilir misin?” diyebilir. Eleştiri çoğunlukla açıklama gerektirir. Böyle bir sohbeti başlatmak, eleştiriyi, sonunda, bir talepten bir ricaya dönüştürebilir.
Sevgi Dili 5: FİZİKSEL TEMAS
Fiziksel temas aynı zamanda evlilikteki sevgiyi iletmek için de güçlü bir araçtır. El ele tutuşma, öpüşme, sarılma ve cinsel ilişki bir kişinin eşine olan sevgisini iletmenin yollarıdır. Fiziksel temas bazı insanların birincil sevgi dilidir. O olmadan sevildiklerini hissetmezler. Onunla sevgi depoları doludur ve eşlerinin sevgisi konusunda kendilerini güvende hissederler.
Eskiler derdi ki, “Bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer.” Birçok erkek bu felsefeye inanan kadınlar tarafından ölümüne şişmanlatılmışlardır. Eskiler, şüphesiz, fiziksel kalbi değil, erkeğin romantizm merkezini düşünüyorlardı. Oysa “Bazı erkeklerin kalbine giden yol midelerinden geçer,” demek daha doğru olacaktı. Bana şunları anlatan bir erkeği anımsıyorum: “Dr.Chapman, karım şahane bir aşçıdır. Mutfakta saatler geçirir. Şu el oyalayıcı yemeklerden yapar. Ben mi? Bense et ve patates adamıyım. Ona zamanını boş yere harcadığını söylüyorum. Ben basit yemekleri severim. O ise inciniyor ve onu takdir etmediğimi söylüyor. Onu takdir ediyorum. Yalnızca kendisine eziyet etmemesini ve el oyalayıcı yemeklerle bu kadar zaman harcamamasını diliyorum. Böylelikle birlikte geçirecek daha çok zamanımız ve onun başka şeyler yapmak için daha çok enerjisi olacaktır. Açıkça “başka şeyler” onun kalbine, fantezi yemeklerden daha yakındı.
Bu adamın karısı hüsrana uğramış bir aşıktı. Yetiştiği ailede annesi mükemmel bir aşçıydı, babası ise onun çabalarını takdir ediyordu. Babasının annesine söylediklerini anımsıyordu, “Böyle sofralara oturduğumda benim için seni sevmek öyle kolay ki”. Babası, annesinin aşçılığı konusunda bir olumlu yorumlar kaynağıydı. Özel olarak ve insanlar içinde onun yemek pişirme ile ilgili hünerlerini överdi. Kızı annesinin modelini çok iyi öğrendi. Sorun ise onun babası ile evli olmamasıydı. Fantezi yemeklere itirazı yoktu, fakat onun kalbinde bunlar “sevgi” diye tanımlandığı şeyin yerini asla alamazdı.
Cinsel ilişki, fiziksel temas sevgi dilinin yalnızca bir diyalektidir. Dokunma, beş duyunun diğer dördünden farklı olarak vücudun belli bir bölgesiyle sınırlanmamıştır. Minik, dokunsal algılayıcılar bütün vücudumuza yerleştirilmiştir. Bu alıcılara dokunulduğunda veya baskı yapıldığında, sinirler beyne bu etkileri taşırlar. Beyin bu etkileri yorumlar ve biz, bize dokunan şeyin soğuk mu, sıcak mı, yumuşak mı, sert mi olduğunu algılarız. Bu acıya veya zevke yol açar. Aynı zamanda bunun sevgi dolu mu, yoksa düşmanca mı olduğunu da yorumlayabiliriz. Bir ilişkiyi yaratan da, bozan da fiziksel temastır. O sevgiyi de, nefreti de İletebilir. Vücudun belli kısımları diğerlerine göre daha duyarlıdır. Bu fark, minik dokunsal algılayıcıların tüm vücuda eşit şekilde değil de kümeler halinde yayılmış olmasından dolayıdır. Bu şekilde, dilin ucu dokunmaya çok duyarlı iken, omuzların arkası en az duyarlı yerdir. Parmakların ucu ve burnun ucu, diğer son derece duyarlı bölgelerdendir. Ama bizim amacımız dokunma duyusunun nörolojik temelini değil, daha çok psikolojik önemini anlamaktır.
Birincil sevgi dili fiziksel temas olan birisi için bu mesaj “Senden nefret ediyorum” veya “Seni seviyorum” sözlerinden çok daha güçlü olacaktır. Yüze atılan bir tokat her çocuğa zarar verir. Fakat birincil sevgi dili dokunma olan bir çocuk için yıkım demektir. Şefkatli bir sarılma her çocuğa sevgiyi ifade eder. Fakat birincil sevgi dili fiziksel temas olan çocuğa sevgiyi haykırır. Aynı şey yetişkinler için de geçerlidir.
Evlilikte, sevgi dokunuşu birçok form alabilir. Dokunma algılayıcıları bütün vücuda yerleşmiş oldukları için, eşinizin hemen her yerine sevgiyle dokunma bir sevgi ifadesi olacaktır. Bu bütün dokunuşlar aynı etkiyi yaratır demek değildir. Bazıları, eşinize, diğerlerinden çok zevk verecektir. En iyi yol gösterici eşinizdir, şüphesiz. Sonuçta, sevmeye çabaladığınız kişi odur. Neyi seven bir dokunuş olarak algıladığını en iyi o bilir. Ona kendi yönteminizle ve kendi zamanlamanızla dokunmakta ısrar etmeyin. Onun sevgi diyalektini konuşmayı öğrenin. Eşiniz bazı dokunuşları rahatsız veya huzursuz edici bulabilir. Bu dokunuşları sürdürmekte ısrar etmek sevginin tersini iletmektir. Bu, onun gereksinimlerine karşı duyarlı olmadığınızı ve onun, neyin zevk verici olduğu konusundaki algılamalarına pek az değer verdiğinizi söylemektir. Size zevk veren bir dokunuşun ona da zevk vereceği yanılgısına düşmeyin.
Sevgi dokunuşları aşikar olabilir. Bir ilişki öncesi hazırlayıcı oyunlarda veya sırtın ovulmasında olduğu gibi sizin tüm dikkatinizi isteyebilir. Diğer yandan, sevgi dokunuşları, bir fincan kahve doldururken elinizi omuzuna koymak veya mutfakta yürürken vücudunuzu onunkine sürtmek gibi örtülü olabilir ve yalnızca bir an gerektirebilir. Aşikar sevgi dokunuşları, yalnızca fiziksel dokunuş olarak değil, bu yolla eşinize sevginizi nasıl ileteceğiniz konusundaki anlayışınızı geliştirmek bakımından da, belli ki, daha çok zaman alır. Eğer sırt masajı sevginizi eşinize haykıracaksa o zaman iyi bir masör olmayı öğrenmek için harcanan zaman, para ve enerji iyi bir yatırımdır.
Örtülü sevgi dokunuşları az zaman, çok düşünme ister; özellikle fiziksel temas, birincil sevgi diliniz değilse ve eğer “dokunan bir aile” içinde yetişmediyseniz. En beğendiğiniz televizyon programını izlerken birbirinize yakın oturmak ilave bir zaman istemez, fakat sevginizi güçlü bir şekilde iletebilir. Eşinizin oturduğu odada yürürken ona dokunmak sadece bir an alır. Evden çıkarken ve tekrar eve döndüğünüzde birbirinize dokunmak yalnızca kısa bir öpüşme veya kucaklamayı içerebilir, fakat eşiniz için dünyalara bedel olacaktır.
Eşinizin birincil sevgi dilinin fiziksel temas olduğunu bir kez keşfettikten sonra, sevginizi ifade edecek yollar konusunda yalnızca kendi hayal gücünüzle sınırlısınız. Dokunmak için yeni yerler ve yeni yollar bulmak heyecanlı bir çaba olabilir. Eğer hayatınızda hiç “masa altından dokunan” birisi olmadıysanız, bu yemeği dışarıda yemeye bir kıvılcım katabilir. Eğer insanlar içindeyken el ele tutuşmaya pek alışık değilseniz, otoparkta gezinirken eşinizin sevgi deposunu doldurabileceğinizi keşfedebilirsiniz. Birlikte arabaya biner binmez normal olarak öpüşmüyorsanız, bunun seyahatlerinizi büyük ölçüde zenginleştirebileceğini öğrenebilirsiniz. Karınızı alışverişe gitmeden önce kucaklamanız yalnızca sevgi ifade etmez, onu eve erken de getirebilir. Yeni yerlerde yeni dokunuşlar deneyin ve eşinizin bunu zevk verici bulup bulmadığı konusundaki tepkilerini vermesine izin verin. Unutmayın, son sözü o söyler. Siz onun dilini öğreniyorsunuz.
Birincil Sevgi Dilinizi Keşfetmek
Sizin birincil sevgi diliniz nedir? Eşiniz tarafından sevildiğinizi size en çok hissettiren nedir? Her şeyden çok neyi arzu edersiniz? Eğer bu soruların yanıtı zihninizde derhal belirmiyorsa, belki sevgi dillerinin olumsuz kullanımına bakmak size yardımcı olabilir. Eşinizin yaptığı, söylediği ya da yapmayı veya söylemeyi ihmal ettiği neler sizi derinden incitir? Örneğin, eğer eşinizin eleştirel, yargılayıcı sözleri sizin en derin acımızsa, o halde belki de sizin sevgi diliniz “Onay Sözleri” dir. Eğer birincil sevgi diliniz, eşiniz tarafından olumsuz kullanılıyorsa, yani o tersini yapıyorsa, bu sizi, başka birisini incittiğinden çok daha derinden incitecektir. Çünkü o, yalnızca sizin birincil sevgi dilinizi konuşmayı ihmal etmekle kalmıyor, bu dili kalbinize bir bıçak gibi saplıyor.
Kendi birincil sevgi dilinizi keşfetmeniz için üç yol öneririm.
1. Eşinizin yaptığı ya da yapmayı ihmal ettiği neler sizi çok derinden incitir? Sizi en çok inciten şeyin zıddı muhtemelen sizin sevgi dilinizdir.
2. Eşinizden en sık neyi rica edersiniz? En sık istediğiniz şey, muhtemelen, sevildiğinizi en çok hissetmenizi sağlayacak şeydir.
3. Eşinize sevginizi düzenli olarak ne şekilde ifade edersiniz? Sevgiyi ifade etme yönteminiz, aynı zamanda, sevildiğinizi hissetmenizi sağlayacak şeyin bir işareti de olabilir.
Bu üç yaklaşımı kullanmak muhtemelen birincil sevgi dilinizi belirlemenizi sağlayacaktır.
Gerçek gereksinimlerinin bilincinde olmasalar ve kendi tepkilerini anlamasalar bile, beş sevgi dili çocuklar için de geçerlidir. Etkili bir ana baba olmak için, her çocuğunuzun birincil sevgi dilini konuşmaya çalışın. Her çocuğunuzun birincil sevgi dilini keşfedene kadar, beş dili de düzenli olarak konuşun.
1. Onay Sözleri – çocuklarımızı eğitirken başarısızlıklarını eleştirme eğilimindeyizdir. Eğer aşırıya kaçarsak, yetişkinlik yaşamında yıkıcı sonuçlar yaratabilir. Gelecek hafta, çocuğunuzu, yaptığı her doğru şey için övün. Günde en az iki övgü iyi bir hedeftir.
2. Nitelikli Beraberlik – çocuğunuzun seviyesine inin. Onun ilgi alanlarını keşfedin ve hakkında mümkün olduğunca çok şey öğrenin. Çocuğunuza tüm dikkatinizi vererek onun yanında tümüyle varolun. Çocuğunuza (veya her bir çocuğunuza) günde en azından beş dakika nitelikli beraberlik için ayinin. Bunu bir öncelik haline getirin.
3. Armağan Alma – armağanlar, aşırıya kaçılırsa, anlamsız olabilir ve çocuğa bir dizi yanlış değerler öğretebilir. Fakat, düşünerek seçilmiş ve “Seni seviyorum, bu yüzden senin için özel bir armağan aldım,” gibi onaylayıcı ifadelerle verilen periyodik armağanlar, bir çocuğun sevgi gereksinimini karşılamaya yardımcı olabilir. Gelecek defa çocuğunuza bir armağan aldığınız veya yaptığıniz armağanı sunarken sevginizi sözlerle de ifade edin. Sevginizi, çocuğunuza uygun olmayan bir armağanı almayı reddederek de ifade edebilirsiniz. “Seni seviyorum, bu yüzden sana bakman için çıngıraklı yılan almayacağım,” gibi.
4. Hizmet davranışları – çocuklarınız için sürekli olarak hizmet davranışlarında bulunduğunuz halde, gelecek defa, çocuğunuz için özellikle anlamlı olan bir iş yapın. Bunun çocuğunuza, onu sevdiğinizi söyleyeceğinden emin olun. Sizin için özellikle çekici olmayan, fakat çocuğunuz için çok önemli olan bir işi ele alin. Daha çok yönlü bir ebeveyn olmak için “akademik” veya mekanik alanda yeni bir hüner öğrenin.
5. Fiziksel Temas – Kucaklama, öpme ve uygun şekilde dokunma çocuğun sevgi deposu için çok önemlidir. Her çocuğun yaş, huy, sevgi dili vs. konularını göz önüne alin ve bu konuda eşsiz bir yaklaşım belirleyin. Onlar büyüdükçe, onaylama amacıyla dokunma alışkanlığını sürdürme konusunda duyarlı olmanız gerecektir.
Çocuğunuzun birincil sevgi dilini keşfedince, bunu düzenli olarak konuşmaya odaklanın. Fakat diğer dört dili de ihmal etmeyin. Çocuğunuzun birincil sevgi dilini konuşurken diğerleri daha da anlamlı olacaktır.
Umarım bu özet size kitap hakkında bir fikir vermiştir. Daha fazla bilgi almak isterseniz okuması keyifli ve sürükleyici olan bu kitabı almanızı ve birkaç defa okumanızı tavsiye ederim.
Dilerim Sevdiklerimizin sevgi dilini öğrenir ve her birisine kendi dili ile hitap etme yetkinliğine sahip oluruz.
Comentários