İmam ve Cemaat
- Ahmet Peçen
- 31 May 2021
- 3 dakikada okunur

Güzel Türkçemizde, #İmam ne yaparsa #Cemaat onu yapar diye bir #halk deyimi vardır. Bu özünde #Liderlik ile ilgili bir metafordur. Toplu ibadet yapılırken imam en ön sırada tek başına saf tutar ve cemaat arkasında dizilir. İmam ne hareket yaparsa cemaat te birebir onu kopyalar ve hep birlikte aynı hareketleri tekrarlarlar. İmam en önde tek başına o grubun Lideri ve yol gösterenidir.
Liderlikte #örnek olmak, rol #model olmak vardır. Aynı zamanda Liderlikte #kopyalatabilmek vardır. Bu örnekte Cemaat basit anlamda İmamı kopyalamaktadır. İmam yanlış yapabilir. O durumda Cemaat yani takipçileri de yanlışı kopyalayacaktır. Bunun birkaç sebebi olabilir. İmamın yanlış yaptığını Cemaat bilmediği için o ne yaparsa doğru diye kabul edilir. Veya bazıları aslında imamın yaptığının yanlış olduğunu fark eder ancak topluluk içerisinde bunu dillendirmek saygısızlık olacaktır ve yanlış anlaşılacaktır o nedenle sesini çıkartmaz ve yanlışı bilerek kopyalar. Aslında bu bir nevi cesaret eksikliğinin de göstergesidir. Çünkü bu durumun sorgulanması halinde yanıtı çok basit ve geçerlidir. “İmam ne yaparsa ben onu yaptım, doğrusunu İmam bilir!” diyerek işin içinden çıkmak kolaydır. Fakat bu sürekli tekrar ettiği takdirde o kişiler doğru bildiğini unutur ve İmamın yanlışını gerçekten doğru kabul etmeye başlarlar. Cesareti olanlar ise İmamı düzeltmekle, ona yanlışını anlatmakla uğraşmak yerine İmam değiştirmeyi tercih edebilirler. Yanlışı gördükten sonra başka Camiye giderler ve doğruyu gösteren İmamı bulurlar.
Lidere yüklenen bu sorumluluğun hakkı ile yerine getirilebilmesi için Liderin belli özellikleri taşıması çok önemlidir. Konusunda #yetkin ve #bilgili olmalıdır, #adil ve #vicdan sahibi olmalıdır, #dürüst olmalı ve sevgiyi ön plana çıkartmalıdır, yaptığı işi severek yapmalıdır, sorumluluğu üstlenmeye ve onun bedelini ödemeye #istekli olmalıdır. Unutmayalım ki imam doğruyu da yapsa, yanlışı da yapsa cemaat onun yaptığını tekrar edecektir. O nedenle Lider İyiyi, doğruyu ve güzeli aramalı, bu yolda rol model olmalı ve bunu kopyalatmalıdır. @Tom Peters yıllar önce, başarılı şirketler üzerinde yaptığı araştırmalarını kitap haline getirdi ve “Mükemmeli aramak.” (In search of Excellence) isimli değerli kitabını bizlerle paylaştı. Peters bu kitapta pek çok önemli bulgunun yanısıra şuna vurgu yapıyor. Şirketlerde yolculuğa çıkarken en önemli konulardan bir tanesi otobüste hangi koltuğa kimin oturacağına doğru karar vermek. Ehliyeti olmayan bir kişiyi şoför koltuğuna oturtursanız otobüsün kaza yapması kaçınılmazdır. Kurumsal şirketlerde İnsan Kaynakları bölümlerinin tüm çabası da bunun üzerinedir. Şirketlerde düzenlenen eğitimler, #mentörlük ve #koçluk çalışmaları ve bunun gibi etkinliklerin hepsi kadroların yetkinlik düzeyini artırmak ve doğru pozisyonda yetkin, bilgili, #deneyimli, #istekli ve organizasyonu ileriye götürecek Liderleri oturtabilmektir. Çünkü @Maxwell'in dediği gibi "Liderlin yetkinlik düzeyi, organizasyonların etkinlik seviyesini belirler."
Peki bu gibi yanlışlar hep iyi niyetli hatalardan mı kaynaklanır? İdeal dünyada gönül evet demeyi ister ancak maalesef hayır. Organizasyondaki Lider kötü niyetli olabilir. Şahsi gündemi kurumun gündeminden çok farklı olabilir. Kişisel çıkarlarını, takımın ve şirketin menfaatlerinden daha önde konumlandırabilir. O zaman aldığı kararlar, yaptığı eylemler hep kendi gündemini destekler nitelikte olacaktır. Bunun örnek alınması ise ne kuruma ne takıma fayda sağlamayacaktır. Kurumsal yapılarda bunun önüne geçmek için sürekli yeni yapılanmalar ve modeller denenmiştir. Yıllık hedefler konulması ve hesap sorulması, Yönetim Kurulu yapılanması, Teftiş, İç Denetim, Mevzuat ve Uyum gibi bölümlerin bağımsız çalışmaları ve bunun gibi pek çok denetim mekanizması vardır. Lider ne kadar yetkin olursa olsun hesap vermek ve denetim kaçınılmazdır. Bu tip denetim yapıları, organizasyon kadar dürüst liderler için de güvenlik kalkanı oluşturur.
Her organizasyonun başarısında veya başarısızlığında mutlaka bir Liderin etkisi vardır.
Bu küçük bir köy camisinin İmamı da olabilir, Ayasofya İmamı da, küçük bir köy okulunun müdürü de olabilir, Boğaziçi Üniversitesinin rektörü de, bir sağlık ocağının başındaki doktor da olabilir, Büyük Şehir Hastanesinin başhekimi de, Anadolu da bir mahallenin muhtarı da olabilir, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı da, Üç kişilik yeni kurulmuş bir limited şirketin sahibi de olabilir, Holding’in Genel Müdürü de.
Her kim olursa olsun Liderin etkisi yadsınamaz. Ancak Lider dediğimizde sadece en tepede yer alan tek kişi algılanmamalıdır. “Lider” organizasyon içerisinde etkisi olan herkesi tanımlar.
Andersen’in meşhur masalında, Egosu tavan yapmış, kendisinden başka kimseyi önemsemeyen, etrafındaki destekçilerinin her söylediğine inanan, kibri yüzünden gözleri körleşmiş Kral’ı işaret ederek “Kral Çıplak!” diye bağıran çocuğun yarattığı etkiyi düşünebiliyor musunuz? Ancak organizasyonların işin bu aşamaya kadar gelmesini engelleyecek denetim mekanizmalarına sahip olması gerekir. Tüm bunlara rağmen Kral Çıplak bir şekilde toplum önüne çıkabilecek hale gelebiliyorsa eğer, işte o zaman çocuğun gösterdiği cesareti gösterecek bir Lider organizasyonun kurtarıcısı olabilir.
İmam ne Yaparsa Cemaat onu yapar. O nedenle yetkin, bilgili, ehliyet sahibi, dürüst, adil, vicdanlı yöneticilerin varlığı her organizasyon için değerlidir. Bu özelliklerin kopyalanması geleceğin daha aydınlık olmasını sağlayacaktır, aksi takdirde ise geleceğe çok kötü bir miras bırakılmış olur. Bunun sorumlusu ise Kralın çıplak bir şekilde şehirde dolaştığını görmesine rağmen sesini çıkartmayan herkestir.
Comentários